Altıncı Varlık Barışı ile gerçek ve tüzel kişilere ‘beyaz sayfa’ açma fırsatı

Altıncı Varlık Barışı ile gerçek ve tüzel kişilere ‘beyaz sayfa’ açma fırsatı

Deloitte Türkiye Vergi Direktörü Yeşin, “2018’de toplam 756 bin lira tahsil edildiğini gözlemledik. Ülkemizin büyüklüğü ve yurt dışında var olan potansiyel göz önüne alındığında, bu rakamın çok az olduğu aşikar.” dedi.

Yurt dışındaki varlıkların yurda getirilmesi ve yurt içindeki kayıt dışı varlıkların milli ekonomiye kazandırılmasını amaçlayan “Varlık Barışı” 6. kez Türkiye’de hayata geçirilirken, finansal hesapların otomatik paylaşımına başlanan bir dönemde uygulama ile birçok kişiye “beyaz sayfa” açma imkanı sunuluyor.

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un geçen hafta yürürlüğe girmesi ile gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında bulunan varlıklarının yurda getirilerek milli ekonomiye kazandırılması olarak bilinen “Varlık Barışı” 6. kez hayata geçmiş oldu.

Türkiye’de ilki 2008’de uygulamaya konulan Varlık Barışı ile yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının 30 Haziran 2021’e kadar Türkiye’deki banka veya aracı kuruma bildirilmesi halinde, söz konusu varlıklar serbestçe tasarruf edilebilecek.

Yurt içinde bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazları vergi dairelerine bildiren mükellefler de uygulamadan yararlanabilecek.

AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Deloitte Türkiye Vergi Direktörü Barbaros Yeşin, söz konusu kanuna eklenen geçici madde ile yurt içi ve yurt dışındaki varlıkların kapsam ve kayıt altına alınmasının amaçlandığını söyledi.

Aynı konunun geçmişte de yasalaştığını, son başvuru tarihinin 31 Aralık 2019 olarak belirlendiğini anlatan Yeşin, daha sonra bu tarihin 30 Haziran 2020’ye uzatıldığını anımsattı.

Yeşin, yaklaşık 4,5 ay sonra aynı konunun tekrar meclisin gündemine gelerek yasalaştığını aktararak, “Düzenleme kapsamında hem Türkiye’deki hem de yurt dışındaki varlıklar için herhangi bir vergi ödemesi bulunmuyor. Geçmişteki uygulamalarda bunun beyan edilen tutar üzerinden yüzde 1’lik ya da yüzde 2’lik vergi ödemeleriyle yapıldığı gözlemlenirken, hali hazırdaki kanunla herhangi bir vergi de tahakkuk ettirilmeden bu uygulamadan mükellefler rahatlıkla faydalanabiliyor.” diye konuştu.

“Temel amaç; çekinmeden kayıt dışı varlıkların beyan edilmesini sağlamak”

Barbaros Yeşin, düzenlemeden faydalanılabilmesi için bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesinin şart olduğunu vurguladı.

Bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve tarhiyatının yapılmayacağına dikkati çeken Yeşin, şunları kaydetti:

“Mükelleflerce bu düzenleme kapsamında idareye beyan edilen varlıkların kaynağı da dahil olmak üzere hiçbir soru sorulmayacağını, buradaki temel amacın mükelleflerin özgür iradesiyle çekinmeden kayıt dışı varlıklarını beyan etmesini sağlamak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Mevcut düzenlemenin avantajlarından bir diğeri de; ilgili formların doldurulması ve beyanı konusunda mükellefi yalnız bırakmıyor olması. Bir önceki uygulamada da olduğu gibi mükellefler kayıt altında olmayan varlıklarının beyanını yaparken, bunları Türkiye’de bulunan banka veya finansal kurumlar aracılığıyla yapabilecek. Böylelikle mükellefin en büyük soru işaretlerinden biri olan beyanın idareye ulaşıp ulaşmadığı gibi konular da otomatik olarak ortadan kalkıyor.”

Yeşin, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2019 faaliyet raporu incelendiğinde, 2018’de toplam 756 bin liranın tahsil edildiğini gözlemlediklerini aktararak, “Ülkemizin büyüklüğü ve yurt dışında var olan potansiyel göz önüne alındığında, bu rakamın çok az olduğu aşikardır. Burada yurt dışı varlıklar beyan edilip vergi tahakkuk ettirilmiştir ama bu verginin sadece belirli bir kısmı ödenmiş olabilir. Dolayısıyla 756 bin liralık vergi sadece tahsil edilen kısmı, ancak tahakkuk eden kısım çok daha fazla olabilir. Keza aynı raporun ‘başka yerde sınıflandırılmayan diğer vergiler’ bölümüne de baktığımızda 2018 için 2 milyar 37 milyon 744 bin lira ve 2019 için de 1 milyar 832 milyon 667 bin lira gibi yüklü miktarların da kaynağı belirtilmemiştir. Dolayısıyla da bu tutar içinde ne kadarının yurt dışı varlıkların getirilmesinden kaynaklı olduğu belli değildir.” ifadelerini kullandı.

“Hem yurt dışı hem de yurt içi varlıklar için barış imkanı sunuyor”

EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Abdulkadir Kahraman da kanuna eklenen geçici maddenin hem yurt dışı hem de yurt içi varlıklar için barış imkanı sunduğunu dile getirdi.

Düzenleme ile yurt dışındaki para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının 30 Haziran 2021’e kadar Türkiye’deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişilere, bu varlıkları serbestçe tasarruf etme imkanının doğacağını anlatan Kahraman, “Varlık barışından faydalanabilmek için yurtdışında olup bildirilen para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının, bildirimin yapıldığı tarihten sonraki 3 ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şart. Türkiye’ye getirmenin gerçekleştiğinin ispatı banka dekontu veya aracı kurum işlem sonuç formu ile yapılabilecek. Gümrük İdaresi’nden alınan belgeler de varlıkların Türkiye’ye getirildiğinin belgelendirmesinde kullanılabilir.” şeklinde konuştu.

Kahraman, Türkiye’ye getirilen bu varlıkların Türkiye’de tutulmasının gerekmediğini belirterek, bu varlıkların ülke dışına tekrar transfer edilebileceğini bildirdi.

Taşınmazların yurt dışı varlıkların kapsamında olmadığına işaret eden Kahraman, şunları söyledi:

“Buna karşın daha önceki Varlık Barışı uygulamalarıyla ilgili yayımlanan tebliğlerde açıklandığı gibi, yurt dışındaki para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları dışındaki varlıkların, satılarak kapsama giren varlıklara dönüştürülmesi suretiyle varlık barışı kapsamına dahil edilmesi bekleniyor. Varlık barışının diğer önemli bir özelliği, bu varlıklar üzerinden hiçbir vergi ödenmemesi… Türkiye’de vergide şeffaflık düzenlemeleri kapsamında finansal hesap bilgilerinin otomatik paylaşımına bu yıl başlandı. Bu çerçevede Türkiye’de mukim kişilerin bilgileri Türkiye’ye gönderilecek. Vergide şeffaflık gereği yeni başlatılan finansal hesapların otomatik paylaşımı kapsamında bu varlıkların Türkiye’ye bildirilmesi halinde, geçmiş 5 yıl boyunca bu varlıklardan elde edilen gelirler için de bir vergi incelemesi yapılmayacak. Varlık Barışı bu durumda olanlara beyaz sayfa açma imkanı veriyor.”

“Borca batmadan kurtulmak için iyi bir fırsat”

Abdulkadir Kahraman, yurt içi varlıklara sağlanan Varlık Barış’ının daha kapsamlı olduğuna, taşınmazların da uygulamaya dahil edildiğine dikkati çekti.

Yurt içi varlıkların bildiriminde, para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar üzerinden hiçbir vergi ödenmeyeceğine değinen Kahraman, “Bildirilen varlıklar 30 Haziran 2021’e kadar gelir veya kurum kazançlarına dahil edilmemek üzere yasal defterlere kaydedilebilir. Bu varlıkların yasal defterlere kaydedilmesiyle bilanço esasında mükelleflerin öz kaynakları artacaktır. Borca batmadan kurtulma için iyi bir fırsat olarak görülebilir.” değerlendirmelerini yaptı.

Kahraman, bilanço esasında defter tutanların, yasal defterlere kaydettikleri varlıkları özel fon hesabı altında izlediğinden bahsederek sözlerini şöyle tamamladı:

“Özel fona alınan tutarlar, serbestçe tasarruf edilebilir, sermayeye eklenebilir veya şirketlerin ortaklarına dağıtılabilir. Fondaki tutarlar, Gelir Vergisi Kanunu kapsamında sermaye şirketine dönüşme, kurumlar vergisi kanunu kapsamında birleşme, devir ve bölünme yapılması durumunda vergilendirilmez. Tasfiye halinde de vergileme yapılmaz. Bu varlıkların işletmeye dahil edilmesi vergiye tabi olmadığı gibi, kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden vergisiz çekilebilir. Ayrıca yurt dışındaki varlıklar yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve 17 Kasım 2020 itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 30 Haziran 2021’e kadar kapatılmasında kullanılabilecek. Bu sayede şirketlerin yabancı para cinsinden borçları (krediler) azalacak ve Kovid-19 ortamında finansal yapıları olumlu etkilenebilecek.” —

KAYNAK: AA.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

twenty − sixteen =