Suriye’de yeni dönem, riskler ve beklentiler
Mehr Haber Ajansı’na konuşan Aydınlık Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik, Beşar Esad devletinin devrilmesini hazırlayan faktörleri, Suriye’nin geleceğine dair olası senaryoları ve Türkiye’ye yönelik tehditleri değerlendirdi.
Suriye’de Beşar Esad yönetiminin sona ermesi, bölgenin siyasi ve askeri dengelerini sarsacak bir dönemin habercisi oldu. ABD ve İsrail’in doğrudan ve dolaylı müdahaleleriyle şekillenen bu süreç, yalnızca Suriye için değil, komşu ülkeler ve bölgesel aktörler için de ciddi riskler barındırıyor. Halep’ten Şam’a uzanan hızlı bir ilerleyişle Esad yönetiminin son bulması, akıllara bu gelişmenin nasıl gerçekleştiği ve sonrasında Suriye’yi nasıl bir geleceğin beklediği sorularını getiriyor. Özellikle, bu durumun Türkiye’nin milli güvenliği üzerindeki etkileri büyük bir merak konusu. Aydınlık Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik, Mehr Haber Ajansı’na verdiği röportajda, Esad’ın düşüşünü hazırlayan faktörleri, Suriye’nin geleceğine dair olası senaryoları ve Türkiye’ye yönelik tehditleri detaylı bir şekilde değerlendirdi.
1- Sizce Beşar Esad hükümetinin düşmesine neden olan faktörler nelerdir?
ABD ve İsrail’in klasik yöntemi şu: Yaptırımlarla ekonomileri bozma. Halktaki hoşnutsuzluğu arttırma. Arkasından iç savaşı kışkırtma. Suriye’de uygulanan taktik de bu oldu. Halk geçinemez hale getirildi. Vatandaşın yönetime tepkisi yönlendirildi.
İsrail ve Amerika Gazze’de amacına ulaşamadı. Lübnan’da Hizbullah karşısında yenildi. Ateşkes imzalamak zorunda kaldı. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden 2 saat sonra terör örgütü HTŞ’yi Halep’e saldırttı. Suriye’yi çökertme planı devreye sokuldu.
Öncesinde uzun süredir hazırlık yapılmıştı. HTŞ gelişmiş silahlarla donatılmış, İsrail uçakları İdlip-Halep yolunu sürekli bombalamıştı. Aslında Halep’e, Şam’a giren HTŞ değil. HTŞ sadece kullanılan bir aparat. Halep’e Şam’a giren ABD ve İsrail.
Dört bir taraftan saldırı oldu. Kuzeyden HTŞ ve diğer gruplar. Doğudan PKK/PYD, Ürdün sınırından Amerika destekli muhalifler, Batıdan doğrudan İsrail harekat başlattı. Hepsi tek merkezden ABD-İsrail karargahından yönetildi.
Bu arada Şam yönetiminin zafiyetleri de vardı. Halkla ilişkilerde zayıf kaldı. Çatışmalar sürerken yönetim halkı direnişe yöneltemedi. Ordunun cepheden kaçması ABD ve İsrail’in işini kolaylaştırdı. Rusya havadan destek veriyordu ama karada savaşan bir Suriye ordusu yoktu. Suriye ordusu direnmeyince desteğe gelenlerin etkisi olmadı.
Bu arada Esad yönetiminin bir anlaşma yaptığı ve kan dökülmemesi karşılığı yönetimi teslim etme kararı aldığına ilişkin bilgiler de geliyor.
2- Beşar Esad sonrası Suriye’yi nasıl senaryolar bekliyor?
Şimdi Suriye’nin bölünmesi gündemde. Saldırıyı gerçekleştiren ABD ve İsrail bunu açıkça söylüyor. İsrail yetkilileri “Tek bir Suriye devleti gerçekçi değil. Etnik gruplar özerk bölgeler oluşturmalı. Belki gevşek bir federasyon olabilir” açıklaması yapıyorlar.
Şu anda hiçbir şey belli değil. Yakında iç savaş devam edecek, gruplar alan mücadelesine başlayacaktır. Suriye’nin petrol sahaları, tarım alanları, suyun kontrolü ABD’nin “kara gücü” PKK/PYD’nin elinde. Suriye’de fazla bir üretim yok. İşgali örgütleyen devletler Suriye’de geçici bir ferahlama sağlayabilir. Ama bu uzun sürmez.
ABD ve İsrail’in 40 yıldır uygulamaya koymaya çalıştığı “Büyük Kürdistan” projesi var. Bundan vazgeçmiş değiller. Süreci bölge ülkelerinin tavrı belirleyecek.
3- Suriye’de yaşanan son gelişmelerin Türkiye’nin milli güvenliğine ne gibi etkileri olabilir?
Türkiye en başta ABD ve İsrail’in tehdidi altında. PKK/PYD gibi örgütler onların kullandığı aparatlar. DEAŞ da aynı. ABD’nin yeni Başkanı Trump önceki başkanlığında “DEAŞ’ı Obama ve Hillary kurdu” demişti. Aslında oyun çok açık. Suriye’de yaşanan otorite boşluğu Türkiye açısından risk oluşturuyor. 1. Körfez Savaşı sonrasında 36. Paralelin üstünde bilerek otorite boşluğu yaratıldı. Kukla Kürt Devletçiğinin temelleri atıldı. Aynı durum Suriye’de gerçekleştirildi. Suriye ordusu nüfus yoğun bölgelere çekilmek zorunda kaldı. Fırat’ın doğusu boş kaldı. ABD hemen oraya PKK/PYD’yi yerleştirdi. Ağır silahlar verdi. Binlerce TIR silah. Petrol bölgesini işgal edip petrol parasıyla terör örgütünü finanse etti. Üsler kurdu onları korumaya aldı. Şimdi Suriye’de yapılmak istenen anayasa. PKK/PYD’ye de önemli görevler verilecek. Terör örgütü sadece Fırat’ın doğusunda değil Şam’da da etkili olacak. Bu durum sadece Türkiye için değil tüm bölge için tehdit. Bunu önlemenin yolu Türkiye-İran-Rusya-Irak-Lübnan’ın birlikte hareket etmesidir. Bu gerçekleşmezse herkes zarar görecek.