İranlı “Hace Nasırüddin Tûsî” Moğolları Nasıl Dönüştürdü? Önemli 6 Adım

İranlı “Hace Nasırüddin Tûsî” Moğolları Nasıl Dönüştürdü? Önemli 6 Adım

Tarihi bilgilere göre, Hace Nasır, Marağa medresesini kurarak ve yetiştirdiği öğrenciler aracılığıyla farklı bilimleri geliştirerek, Moğol nesillerinin büyük bir bölümünün eğitiminde önemli bir rol oynamıştır.

Moğolların İran’a girmesinden sonraki dönüşümü, İranlıların bu kavim üzerindeki kültürel ve bilimsel etkisini açıkça gösteren en önemli tarihî olaylardan biridir. Bu dönüşüm, başta İranlı yetenekli devlet adamı ve bilge Hace Nasıruddin Tûsî (579-672 Hicri/1201-1274 Miladi) olmak üzere, önemli şahsiyetler aracılığıyla ve Moğolların düşünce ve davranışlarında denge ve orta yolu vurgulamak suretiyle gerçekleştirilmiştir. Bu yazıda, Pars Today dergisinden, özellikle Hace Nasıruddin Tûsî’nin Moğolların düşünce ve bakış açılarında meydana getirdiği dönüşümlerdeki bazı önemli adımlar incelenmektedir:

Moğolları bilimsel bakış açısı ve diğer milletlerin düşünceleriyle tanıştırma Hace Nasıruddin Tûsî, Moğol hükümdarı Hulagu Han’ın sarayına girerek bilim yaygınlaştırmada önemli bir rol oynamıştır. O, bilimsel eserler yazarak, tercüme ederek ve kaleme alarak, Moğolların bir kısmında farklı ve bilimsel bir düşüncenin canlanmasına zemin hazırlamıştır. İran medeniyeti araştırmacısı Hüseyin Masumi Hemedani’ye göre, “Hace Nasır, Alamut Kalesi’nde durum karışıkken İsmaililer nezdinde bir mevki kazanmış ve bu sayede bilimsel çalışmalarına devam ederek kitap yazabilmiştir.” Hace Nasıruddin’in gözetiminde yapılan çeviriler de Moğolların diğer milletlerin kültürleriyle tanışmasına neden olmuştur. Hace Nasıruddin Tûsî’nin en önemli çalışmalarından biri, 657 Hicri yılında Marağa Rasathanesi’ni kurmasıdır. Bu rasathane, Hulagu Han’ın desteğiyle o dönemin en büyük bilim merkezi haline gelmiştir. Hace Nasır, bu imkanı kullanarak İslam dünyasının dört bir yanından birçok bilim insanını bir araya getirmiş ve Moğolların düşüncelerinde devrim yaratan ve onların dünyaya bakış açılarını değiştiren yeni bilimsel temeller atmıştır.

Orta yolu çizme Hace Nasır’ın düşüncesindeki önemli noktalardan biri, din ve siyaseti birleştirme ve aralarında bir denge kurma çabasıdır. O, mutluluğun aşırılıklardan kaçınarak, özellikle siyaset alanında orta yolu bulmaya bağlı olduğuna inanıyordu. Bu görüşü, ondan etkilenen Hulagu Han gibi bazı Moğolların, dine atfedilen hayali inançlardan kaynaklanan aşırı şiddet ve merhametsizlikten bir nebze uzaklaşarak daha ılımlı bir yönetim anlayışına yönelmelerine neden olmuştur.

3. Akılcılığı ve İranlı bakış açısını tanıtma

Hace Nasır, İbn-i Sina’nın felsefi eserlerini canlandırarak ve akılcı düşünceyi yayarak Moğolların düşünsel dönüşümünde önemli bir rol oynamıştır. Tarihçi Hasan Ensari’ye göre, “Hace Nasır, İşaretler’e Şerh yazarak İbn-i Sina’nın eski felsefe geleneğini canlandırmaya koyulmuştur.” Bu sayede Moğollar, hem dine saygılı hem de dünyaya açık farklı bir dünya görüşü öğrenmiş ve şiddete başvurmak yerine düşünmeye daha fazla önem vermişlerdir.

4. Marağa medresesini kurma ve Moğol çocuklarını yetiştirme

Hace Nasır, Marağa medresesini kurarak ve yetiştirdiği öğrenciler aracılığıyla farklı bilimleri geliştirerek, Moğol nesillerinin büyük bir bölümünün eğitiminde önemli bir rol oynamıştır. Bu medrese sadece eğitim ve araştırma merkezi olmakla kalmamış, aynı zamanda Moğolların da İran kültür ve bilgisinden yararlanarak kendi düşünce ve sanatlarını yaratabileceklerini göstermiştir.

5. Moğolların yaşam tarzını değiştirmek amacıyla İran kimliğini koruma ve güçlendirme planı

Hace Nasır ayrıca ulusal bir proje tasarlamak ve uygulamak suretiyle İran kimliğini Moğollara karşı korumaya ve güçlendirmeye çalışmıştır. İran-İslam kültürüne özgünlük vererek ve bu kültürün farklı ve yaşam merkezli yönlerini Moğolların zihinlerinde öne çıkararak, onları bu kültürden etkilemeyi ve yaşam tarzlarında derin bir dönüşüme zemin hazırlamayı başarmıştır. Ensari bu konuda şöyle diyor: “Bence Hace Nasır bu konuları yıllardır zihninde beslemiştir.”

6. Ahlaki ilkeleri düzenleme ve yayma

Bunun yanı sıra Hace Nasır, temel ahlak eğitimini de ihmal etmemiş ve Nasireddin-i Ahlak adlı eserinde ahlaki ve siyasi kavramları öyle bir bir araya getirmiştir ki Moğollar üzerinde derin bir etkisi olmuştur. Bu kitap, Hace Nasır’ın düşünsel dengeciliğini ve ahlakı siyasetle birleştirme çabasını göstermektedir. Bu alandaki araştırmacılardan Muhammed Cevad Envari şöyle diyor: “Nasireddin-i Ahlak, Farsça yazılmış felsefi bir eserdir ve Hace Nasır bu kitapta ahlakı din ve siyasetle birleştirmiştir.”

Sonuç olarak, kısaca belirtilen bu noktalar, İranlıların özellikle Hace Nasıruddin Tûsî aracılığıyla Moğolların düşüncelerini değiştirerek onları vahşi ve merhametsiz bir kavimden kültür ve bilime ilgi duyan siyasetçilere nasıl dönüştürdüklerini göstermektedir. Bu dönüşüm, Moğolları siyaset ve ahlakta denge ve orta yolu bulmaya yönlendirmekle kalmamış, aynı zamanda İran-İslam dokusuna dayalı üstün bir kültür ve kimliğin canlanmasına da zemin hazırlamıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 × one =