İran gelişmelerinin ters yüz gösterilme çabaları

İran gelişmelerinin ters yüz gösterilme çabaları

Salı günü İran’da muhabirler günü olarak kutlandı. Aslında son 44 yıl içerisinde İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonraki süre içerisinde medya düşmanlar elinde hep bir düşmanlık aracı olarak kullanılmıştır.

Başlıca politikaları İran İslam Cumhuriyeti aleyhine olan medyadaki gazeteciler ve muhabirler, İran’daki gelişmeleri ters yüz anlatma fikrini  benimsemişler ve profesyonelliklerini medyalarının çıkarları ve İran karşıtı politikaları uğruna feda etmişlerdir. İslam İnkılabı’nın gerçekleştiği dönemden sonraki 44 yılda düşmanlar, İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı savaşmak ve onunla yüzleşmek için farklı yöntemler kullandılar. En önemli yöntemlerden biri, medyayı kullanmak ve İran İslam Cumhuriyeti’ni çevreleyen olayların ters bir anlatımını sağlamaktı. Modern iletişim ortamlarında sahte anlatım ya da anlatımın tahrif edilmesi bilişsel savaşın en önemli tekniklerinden biridir. “Akut gerçeklik” teorisinde “Jean Baudrillard”, akut gerçekliklerin orijinaline o kadar benzeyen sahte versiyonlar olduğunu belirtir ki, orijinal gerçekler halk gözünde önemsiz hâle gelir veya bir bütün olarak önemini kaybeder veya şekli ve anlamı değişik şekillerde yorumlanmaya başlar. Herkes ise bu durumun gerçek modele çok benzer bir şey olduğunu düşünür, gerçek şeyle aynı olduğu bile düşünülür ve onun yerini almaya başlar. Öyle ki, gerçek olmayan, yalnızca gerçeklerin yerini alır, hâlbuki onunla hiçbir ilgisi yoktur; yani aslının bir kopyası olmadığı gibi incelikli ve gerçekçi bir hâli de değildir. Aradan geçen 44 yılda İran’ın iç ve dış gelişmelerini düzmece bir şekilde ve altüst anlatmanın peşinden gidilse de son yıllarda bu düzmece anlatımın amacı değişti. Geçmişte sahte bir anlatı yaratmanın asıl amacı İran İslam Cumhuriyeti’ni tecrit etmek iken, son yıllarda gençliği kendi geleceğinden ve ülkenin siyasi sisteminden uzaklaştırmak, gençliği dinî ve devrimci değerlerden uzaklaştırmak, İran’daki gelişmelerin ters anlatısının ana hedefleri.

Halkın geçim sıkıntısının artması başta olmak üzere son yıllarda ülkede meydana gelen olaylar, düşmanların İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı “bilişsel savaş” stratejisini kullanmasına neden oldu. İnsan bilgisini ve bilişini hedef alan bilişsel savaş, insanların, seçkinlerin ve yetkililerin zihniyetlerini ve zihinsel hesaplarını değiştirmeyi amaçlıyor. Medyada ve sanal alanda düşmanın savaşı öyle yürütülmektedir ki İslam Cumhuriyeti’nin farklı boyut ve düzeylerdeki fikirlerini, yapılarını, aktörlerini, politikalarını ve eylemlerini etkisiz hâle getirmeye ve yok etmeye çalışırken bir yandan da gerçek dışı iddiaları bu sorunların çözümü olarak göstermeye çalışıyor. Bu bağlamda acılar ve zorluklar İran halkına aşılanmak istenmektedir.  Aslında düşmanın ülke kamuoyunu kanalize etmeye ve yönetmeye çalıştığı bilişsel savaşının boyutlarından biri de, özellikle sanal sosyal ağların yaygın kullanımı düşünüldüğünde, siber ortam bağlamındaki medya savaşıdır. Bir yanda bu ağlardaki faaliyetlerin kontrolsüzlüğü ve bunları izlemenin zorluğu, diğer yanda medya konusunda ülkedeki eğitimin zayıflığı ve düşmanın bu ağları kullanmak için kapsamlı bir planlama yapması, ülkede muhalefet ve devrimciler karşıtlarının yalan dolan ve sahte sözlerinin ve aynı zamanda dedikodu yaymanın, nefret yaymanın, sisteme ve topluma güveni kaybettirmenin yanı sıra toplumda, özellikle de genç nesilde umutsuzluk ve çaresizlik yaratmanın bir aracı hâline gelmesine neden olmuştur.

Bu hedefler, Gazeteciler ve Muhabirler Günü’nde bile takip edildi. Düşman ve yabancılara bağlı medya ve muhabirleri, muhabirler gününde bile, gazetecilerin sorunlarını ve problemlerini haber yaparken, profesyonel bakış açısını terk ederek, siyasi ve apaçık tarafgir bakış açısını seçtiler. Bu medya ve muhabirleri, Gazeteciler ve Muhabirler Günü olarak adlandırılmasının gerekçesinden bile bahsetmediler. 1998 yılında İslam Cumhuriyeti’nden Mahmud Saremi adlı bir gazetecinin ve muhabirin Afganistan’daki İslam Cumhuriyeti konsolosluğunun 8 mensubuyla birlikte şehit edilmesi, bu günün bu adla anılmasına yol açmıştı. Sahte anlatım çerçevesinde, profesyonel olduğunu iddia eden düşman medya İranlı gazetecilerin bu tür sorunlarından bahsetmeyerek gazeteciler ve muhabirler gününü İran karşıtı politikalarını sürdürmek için bir araç olarak kullanmasına neden oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 × one =