Hz.Hüseyin’in (a.s) Mekke’den Kerbela’ya yola çıkması

Hz.Hüseyin’in (a.s) Mekke’den Kerbela’ya yola çıkması

İmam Hüseyin’in (a.s) yolculuğa çıkacağı şayiası Mekke halkı arasında yayıldı ve onlardan çoğunu endişelendirdi. Abdullah b. Abbas ve Muhammed b. Hanefiye, İmam Hüseyin’in (a.s) yanına gelerek imamı (a.s) Kufe’ye gitmekten vazgeçirmeye çalıştılar.

İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı, Allah’ın evini (Kâbe) tavaf ettikten ve Safa ve Mina amellerini yaptıktan sonra yola çıkmak için hazırlandılar. Sonunda 4 ay beş gün Mekke’de ikamet ettikten sonra, Salı günü Zi’l Hicce ayının 8. Günü (Terviye günü), 82 kişiyle beraber ve başka bir rivayete göre Kufe büyüklerinden 60 kişi, aile ve yârenleri ile Kufe’ye gitmek için Mekke’den ayrıldı.

Amr b. Said’in Askerlerinin İmam’ın (a.s) Gitmesini Engellemede Başarısız Oluşu

İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının Mekke’den çıkmasından sonra, Amr b. Said b. As’ın – Mekke emiri – ordu komutanı Yahya b. Said ve yanındakiler İmam’ın (a.s) yolunu kestiler. Ancak İmam (a.s) itina etmedi ve yoluna devam etti.

İmam Hüseyin’in (a.s) Mekke’den Kufe’ye Hareket Güzergâhı

Mekke-i Mükerreme (İmam’ın (a.s) Mekke’den ayrılışı; 8 Zilhicce ve Müslim’in Kufe’ye gönderilmesi; 15 Ramazan hicretin 60. yılı), Ben-i Amir Bostanı, Ten’im (Yezid’in çalışanı olan Behir b. Risan Himyeri, Yemen’de -değerli ganimetleri- Sefaya’dan Şam’a gönderdiği kervanın tasarrufu), Sefah (İmam Hüseyin’in (a.s) Şair Ferezdak ile karşılaşması), Zatı Arak (İmam’ın (a.s) Buşr b. Galib ve Avn b. Abdullah b. Cafer’le mülakatı), Vadiyi Akik, Gumre, Ummu Harman, Seleh, Efiiyye, Madeni Fizan, Umk, Seliliyye, Megiyse Mavan, Nukre, Haciz (Kays b. Musahharın İmam (a.s) tarafından Kufe’ye gönderilmesi), Semirae, Tuz, Ecfer (İmam’ın (a.s) Abdullah b. Muti’i Adevi ile karşılaşması ve İmam’ın (a.s) onun geri dönmesi için tavsiye etmesi), Huzeymiyye, Zerud (9 Zilhicce, Zuheyr b. Kayn’ın İmam Hüseyin’in (a.s) kervanına katılması ve Müslim’in evlatları ile karşılaşması ve Müslim ve Hani’nin şehadetinden haberdar olması), Ta’lebiye, Betan, Şekuk, Zubale (Kays’ın şehadet haberinin ulaşması ve Nafi b. Hilal’in de içinde bulunduğu bir grubun İmam Hüseyin’e (a.s) katılması), Betn Akabe (İmam’ın (a.s) Amr b. Lozan’la karşılaşması ve onun dönmesi için nasihat etmesi), Amiyye, Vakıse, Şeraf, Bereke Ebu Misk, Cebeli Zi Hum (İmam Hüseyin’in (a.s) Hür b. Yezid Riyahi’nin ordusuyla karşılaşması), Beyze (İmam Hüseyin’in (a.s) yârenleri ve Hür’e yaptığı meşhur hutbesi), Mesiyced, Hammam, Megiyse, Ümmü Kurun, Uzeyb (Kufe’nin yolu Uzeyb’den Kadisiyye ve Hiyre’ye doğruydu. Ancak İmam (a.s) yolu değiştirerek Kerbela’ya yerleşti.), Kasr Ben-i Mekatil (İmam’ın (a.s) Ubeydullah b. Hürrü Cu’fi ile karşılaşması ve İmam’ın (a.s) davetini ret etmesi.), Katkatane, Kerbela – Tef Vadisi – (Hicretin 61. yılı Muharrem ayının 2’si İmam’ın (a.s) Kerbela’ya girişi).

Kays b. Musahhar’ın Kufe’ye Gönderilmesi

İmam Hüseyin’in (a.s) Betnu’r-Rumme bölgesine yetişince Kufelilerin Kufe’ye doğru hareket ettiği haberini vermek için bir mektup yazdığı rivayet edilmektedir. İmam (a.s) mektubu Kays b. Musahhar Seydavi’ye teslim etti. Kays Kadisiyye bölgesine ulaştığında İbn-i Ziyad’ın askerlerinden bir grup onu aramak için yolu kapattı. Bunun üzerine Kays, düşmanların İmam’ın (a.s) mektubunun içeriğinden haberdar olmamaları için mektubu yırttı. Bu durumu duyan Ubeydullah sinirlenerek “Allah’a yemin olsun ki Hüseyin’in (a.s) mektup gönderdiği kişilerin isimlerini açıklamadan veya minbere çıkıp Hüseyin’e, babasına ve kardeşine sövmeden seni asla bırakmayacağım! Bu ikisinden birini yapman durumda seni serbest bırakırım; yoksa seni öldüreceğim” dedi. Kays Ubeydullah’ın söylediğini kabul ederek minbere çıktı. Ancak İmam Ali’ye (a.s) söveceği yerde “Ben, Hüseyin b. Ali’nin (a.s) size gönderdiği elçiyim. Size İmam’ın (a.s) mesajını ulaştırmak için buradayım. İmam’ın (a.s) davetine lebbeyk deyin” dedi. Bu durum üzerine sinir küpüne dönen Ubeydullah, Kays’ı hükümet sarayının damından aşağıya atmalarını emretti. Askerlerde İbn-i Ziyad’ın sözlerine uyararak Müslim’i şehit ettiler ve kemiklerini de kırdılar.

Abdullah b. Yaktur’un Kufe’ye Gönderilmesi

“İmam Hüseyin (a.s) Müslim’in şehadet haberini almadan önce kendi sütkardeşini –Abdullah b. Yaktur- Müslim’in yanına gönderdi. Ancak Hasin b. Temim’in eline düşerek Ubeydullah’ın yanına götürüldü. Ubeydullah Abdullah b. Yaktur’un sarayın damına götürülmesini emrederek, onun saray damından Kufe halkının önünde İmam Hüseyin (a.s) ve babası İmam Ali’ye (a.s) lanet okumasını istedi. Sarayın damına getirilen Yaktur Kufe halkına şöyle hitap etti: “Ey insanlar! Ben, Peygamber Efendimizin (s.a.a) kızının oğlu İmam Hüseyin’in (a.s) sizlere gönderdiği elçiyim. Ona yardıma koşun ve Mercane’nin oğluna karşı ayaklanın” dedi.”

Bu durumu gören Ubeydullah, Yaktur’u sarayın damından aşağıya atmalarını emretti ve onu aşağıya attılar. Abdullah b. Yaktur yerde can vermek üzereyken bir kişi gelip onu şehit etti.

Abdullah b. Yaktur’un şehadet haberi de Müslim ve Hani’nin şehadet haberi ile birlikte Zubale bölgesinde İmam’a (a.s) ulaştı.

İmam’ın (a.s) Basra’daki Elçisi

İmam Hüseyin (a.s) bir mektup yazarak onu “Süleyman” adındaki valisi ile Basra’nın beş aşiret reisine (Aliye, Bekr b. Vail, Temim, Abdulkays ve Ezd) gönderdi. Süleyman, Basra’daki her aşiret reisine, yani Malik b. Misme’i Bekri, Ehnef b. Kays, Munzir b. Carud, Mes’ud b. Amr, Kays b. Heysem ve Amr b. Abeydullah b. Ma’mer’e, imamın (a.s) gönderdiği mektuptan bir nüsha takdim etti. Hepsinde aynı yazılı olan mektubun içeriğinde ise şunlar yazılıydı: “… Sizi Allah’ın kitabı ve Peygamber’in (s.a.a) sünnetine davet ediyorum. Doğrusu Peygamberin (s.a.a) sünneti aradan gitmiş ve bidatlar canlanmışlar. Eğer sözümü dinler ve benim emirlerime itaat ederseniz, sizi doğru yola hidayet ederim.” Munzir b. Carud dışında mektubun bir kopyasını alan Basra’nın ileri gelenlerinden her biri, İmam’ın (a.s) mektubunu gizli tuttu. Bu mektup olayını Ubeydullah’ın bir hilesi zanneden Munzir b. Carud ise, Ubeydullah’ın Basra’dan Kufe’ye doğru yola çıkacağı gece mektup hadisesini ona rapor etti. Ubeydullah’da İmam Hüseyin’in (a.s) elçisini yanına çağırarak onun boynunu vurdu.

Hür b. Yezid-i Riyahi’nin Ordusuyla Karşılaşma

Ubeydullah, İmam Hüseyin’in (a.s) Kufe’ye doğru hareket ettiğini duyunca, “Kadisiyye”den “Haffan”a ve “Kutkutaniyye”den “Lealle’a” bölgesini tamamen kontrol altına almak ve bu bölgeden gelip geçenden haberdar olmak için Hasin b. Temim Temimi’yi – kendi ordusunun komutanı – dört bin asker ile Kadisiyye’ye gönderdi. Hür b. Yezid-i Riyahi ve bin kişilik askeri de İmam Hüseyin’in (a.s) kervanını durdurmak için bölgeye gönderilen Hasin b. Temim’in dört bin askerinin bir parçasıydı.

Hür ve Yolun Kervana Kapatılması

Ebu Mihnef, İmam Hüseyin (a.s) ile birlikte yolculuk eden iki Esedi’den şöyle nakletmektedir: “İmam Hüseyin’in (a.s) kervanı “Şeraf” dinlenme bölgesinden hareket edince, gün ortası düşman orduları ile karşılaştı.” Daha sonra İmam (a.s) “Zu Husem” tarafına yöneldi.

Hür b. Yezid-i Riyahi ve ordusu, öğle vakti İmam Hüseyin’in (a.s) ordusu ile karşı karşıya geldiler. İmam (a.s) ashabına Hür’ün ordusu ve atlarına su vermelerini buyurdu! İmam’ın (a.s) ashabı emre itaat ederek, düşman askerlerine ve hatta atlarına da su verdiler!

Hür’ün Askerlerinin İmam Hüseyin’in (a.s) İmametiyle Namaz Kılması

Öğle vakti geldiğinde İmam Hüseyin (a.s) müezzinine –Haccac b. Mesruk-u Cu’fi- ezan okumasını emretti. Cu’fi’nin ezan okumasından sonra sıra namazın kılınması gelince, İmam Hüseyin (a.s) Allah’a hamdu sena ettikten sonra şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Benim amacım Kûfe’ye gelmek değildi. Ama mektuplarınız bana ulaştı ve elçileriniz de benim yanıma geldi. Benden sizin yanınıza (Kûfe’ye) gelmemi istediler. Sizler imamınızın olmadığını ve benim vesilemle Allah-u Teâlâ’nın sizleri hidayet edeceğini söylediniz. Şimdi eğer vermiş olduğunuz ahde vefa gösterecekseniz ve vermiş olduğunuz sözde duracaksanız, ben sizin şehrinize (Kûfe’ye) geleceğim. Aksi halde (gelmemden rahatsızsanız) geldiğim yolu tutup geri dönerim” Hür ve askerleri hiçbir şey söylemeden sustular. Daha sonra İmam (a.s) müezzine kamet getirmesini söylediler. Kılınan cemaat namazında Hür ve ordusu da İmam Hüseyin’e (a.s) iktida etti. O günün ikindi vakti İmam (a.s) yârenlerine gitmek için hazırlanmalarını emretti. Daha sonra çadırından çıkarak müezzine ikindi namazı için ezan okumasını söyledi. İkindi namazının ardından İmam Hüseyin (a.s) halka dönerek, Alah’a hamdu sena ettikten sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Takvalı olun ve hakkı onun ehli ile tanıyın. Allah’ın rızasını kazanmak için razı olduğu işler yapın. Biz Ehlibeyt (a.s), kendilerinin hakkı olmadığı halde hak iddia edenlerden, sizinle adaletli davranmayanlardan ve sizin hakkınızda zulüm ve cefa edenlere nispet size vilayet etme noktasında daha layığız. Eğer sizler bizim için böyle bir hakka inanmıyorsanız ve bize itaat etmeye meyilli değilseniz veyahut mektuplarda yazdıklarınızla söylem ve görüşleriniz bir değilse, ben buradan geri dönerim.” Başka bir kaynakta ise İmam’ın (a.s) şöyle söylediği nakledilmektedir: “Ey millet! Eğer takvalı olursanız, kimin hak olduğunu anlarsınız ve böylelikle Allah’ı kendinizden razı etmiş olursunuz. Bilin ki! Biz Peygamber’in Ehl-i Beyt’i, kendilerine ait olmayan ve aranızda zulüm ve sitemle davranan bunlardan (Yezid ve Ben-i Ümeyye) hükümet ve yöneticilik makamına daha layığız. Eğer sizler bizim gelmemizden rahatsız ve bizim hakkımızı bilmeyecek kadar cahil iseniz ve şimdi de mektuplarınızda yazdıklarınızın aksine başka bir karar almış iseniz, o zaman sizden ayrılıp Medine’ye geri dönerim.” Tarih-i İbn-i Esir, c.3, s.280)

Hür b. Yezid şöyle dedi: “Benim sizin buyurmuş olduğunuz mektuplardan bir haberim yok. Biz o mektupları yazanlardan değiliz. Bizler sizle karşılaşır karşılaşmaz sizi Ubeydullah’ın yanına götürmekle görevliyiz.” İmam Hüseyin (a.s) beraberindekilere şöyle buyurdu: “Dönüyoruz!” İmam’ın (a.s) kafilesi tam dönecekken, Hür ve askerleri engel oldular ve Hür şöyle dedi: “Sizi mutlaka Ubeydullah b. Ziyad’ın yanına götürmem gerek.”

İmam Hüseyin (a.s) Hür’e cevap olarak şöyle dedi: “Allah’a yemin olsun ki senin peşinden gelmeyeceğim.”

Hür: “Ben sizinle savaşmak için değil, size eşlik ederek sizi Kufe’ye götürmekle görevlendirildim. Eğer siz benimle gelmek istemiyorsanız o zaman, ben Ubeydullah’a mektup yazıp cevabını alıncaya kadar, ne Medine’ye ve ne de Kufe’ye giden bir yol tutun. İsterseniz bu işin barış ve sağlıklı bir şekilde sonuçlanması için siz de Ubeydullah’a bir mektup yazabilirsiniz. Zira sizinle savaşa bulaşmaktansa bu iş benim için daha iyidir.”

İmam’ın (a.s) Tekrar Hareket Edişi

İmam Hüseyin (a.s) sol tarafta olan “Uzeyb” ve “Kadisiyye”ye doğru hareket ettiler. Uzeyb’in uzaklığı 30 mil olmasına rağmen, Hür’de İmam Hüseyin’in (a.s) kafilesiyle birlikte hareket etti.

Ubeydullah’ın Habercisinin Ulaşması

Sabah vakti yaklaştığında İmam (a.s) “el-Beyze” dinlenme yerinde durdular ve sabah namazını kıldıktan sonra ashabı ile birlikte tekrar yola koyuldular. Öğle vakti olduğunda “Neyneva” bölgesine yetiştiler. Ubeydullah’ın habercisi Hür’e yazılan mektubu getirdi ve o mektupta İbn-i Ziyad Hür’e şunları yazmıştı:

“Mektubum sana ulaştığında ve habercim yanına geldiğinde, Hüseyin’e baskı yap ve onu kurak, susuz ve ot yeşermeyen bir çölde durdur. Habercime senin emrimi yerine getirene kadar senin yanından ayrılmamasını emrettim”. Hür Ubeydullah’ın yazmış olduğu mektubu İmam’a (a.s) okuduktan sonra İmam Hüseyin (a.s) Hür’e şöyle buyurdu: Bırak “Neyneva” veya “Gazıriyye” bölgesine duralım”.

Hür ise cevap olarak bunun mümkün olmayacağını, zira Ubeydullah’ın mektubu getiren habercisini casusluk yapması için görevlendirdiğini söyledi.

Zuheyr şöyle dedi: “Allah’a yemin olsun ki bundan sonrası bizim için daha zor geçecek. Ey Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı! Bu grupla şimdi savaşmak, bu grubun arkasından geleceklerle birlikte savaşmaktan daha kolaydır. Canım üzerine yemin olsun ki bunların arkasından öyle bir grup gelecek ki (sayıları artacak) bizin takatimiz onlarla savaşmaya yetmeyecek.”

İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Doğru söylüyorsun, ey Züheyr! Ancak savaşı başlatan taraf ben olmayacağım.” Bunun üzerine Züheyr şöyle dedi: Yakınlarda, Fırat nehrinin kenarında bayındır ve Fırat’ın tek bir tarafı hariç diğer bütün tarafları çevrelediği doğal kaynaklara sahip bir yer var.” İmam (a.s) o yerin ismini sorunca Züheyr “Agar” dedi. Bunun üzerine İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Agar’dan Allah’a sığınırım.”

Hep beraber hareket ederek Kerbela’ya vardılar. Hür ve ordusu İmam Hüseyin’in (a.s) kafilesinin önünde durarak daha fazla ilerlemelerine engel oldular.

KAYNAK: Ajanslar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 − eight =