Dünyanın en uzun süreli mahkumu: Ana hedef, ümmetin birliği ve Filistin’in özgürlüğüdür

Filistin’in en uzun süreli mahkumu, esir değişim anlaşmasının yedinci aşaması kapsamında serbest bırakıldıktan sonra yayımladığı mesajda, ümmetin birliği ve Filistin’in özgürlüğünün hala en temel hedef olarak kalacağını vurguladı.
Filistin’de ve dünyada en uzun süreli mahkum olarak bilinen Nail el-Barguti, esir değişim anlaşmasının yedinci aşaması kapsamında ve Filistin direnişinin dört İsrail esirinin cesetlerini teslim etmesinin ardından serbest bırakıldı.
El-Barguti, gönderdiği mesajda özgürlüğü için çaba gösteren herkese teşekkür ederek, Gazze Şeridi’ndeki savaşçılar, komutanlar, erkekler, kadınlar, çocuklar ve yaşlılara minnettarlığını iletti ve Gazze halkının fedakarlıklarını ve canlarını feda etmelerini asla tam olarak ifade edemeyeceğini belirtti.
Serbest bırakıldıktan sonra Mısır’a sürgün edilen dünyanın ve Filistin’in en uzun süreli mahkumu, Filistinlilere ve dünyadaki özgürlük savaşçılarına ana hedefin ümmetin birliği ve Filistin’in özgürlüğü olarak kalacağı mesajını verdi.
El-Barguti, özgürlüğünün Gazze ve Filistin topraklarının tamamının özgürlüğü olmadan tamamlanmayacağını kaydetti.
Mesajının bir başka bölümünde, uzun yıllar boyunca esaret altında çok zor koşullarda yaşadığına değinen El-Barguti, özgürlüğüne kavuşana kadar diğer Filistinli mahkumlar gibi dövüldüğünü, keskin cisimlerle saldırıya uğradığını ve bunun vücudunda kırıklara ve yaralara neden olduğunu, hatta işgal altındaki hapishanelerde idari tutuklulara bile savaş suçlusu muamelesi yapıldığını söyledi.
El-Barguti, direniş şehitlerinin ve liderlerinin kanlarının her Müslümanın, her Arap’ın ve dünyadaki her özgürlük savaşçısının boynunda bir emanet olarak kalacağını ve direnişin, özellikle de Hamas’ın şehit liderleri İsmail Heniye ve Yahya Sinvar’ın işgalci rejimin savaş makinesine karşı koyma yeteneklerini kanıtladıklarını belirtti.
Filistin’in ve dünyanın en uzun süreli mahkumu, “Tüm esirlerin özgürlüğü, savaşta şehit olan Gazze’deki bir çocuğun canına eşdeğer değildir, ancak bu mesele esirlerin özgürlüğü değil, vatanın özgürlüğü meselesidir ve bunun bir bedeli vardır. Daha önce Cezayir, Vietnam ve diğer bazı ülkelerin halkları da bu bedeli ödedi” dedi.