BRICS, İran ve Rusya arasındaki stratejik ilişkilerin bir parçası

BRICS, İran ve Rusya arasındaki stratejik ilişkilerin bir parçası

İran’ın Şangay ve BRICS örgütlerine üyeliği, Tahran-Moskova stratejik ilişkilerinin ve işbirliğinin daha da sürdürülmesinin temelini sağlamıştır.

İslami Şura Meclisi Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, BRICS Parlamento Forumu’nun oturum aralarında bir araya gelerek konuştu. İran’ın BRICS’e daimi üyeliğinden duyduğu mutluluğu dile getiren Rusya Devlet Başkanı, “İran-Rusya işbirliği daha da artacak.” Dedi.
Galibaf, bu geziye Rusya Ulusal Duması başkanı “Vyaçeslav Valodin” ve Rusya Federasyonu Federal Meclisi Federasyon Konseyi başkanı “Valentina Matvinko”nun 10. BRICS Parlamento Forumu’na katılma ve bir konuşma yapma daveti üzerine Rusya’ya gitmişti.
 Geçtiğimiz yıl İran İslam Cumhuriyeti ve diğer üç ülke, BRICS’e üye oldu ve şimdi de dünyanın yükselen güçlerinden toplam 9 ülke BRICS’te bir araya gelmiştir. BRICS’e üyeliğinden sonra Galibaf’ın yaptığı bu katılım, BRICS genel kurullarına ilk kez üst düzey bir İranlı yetkilinin katılması oldu. BRICS kapasitelerinin mali ve ticari işlemlerde kullanılmasının sağlanması, İran yüksek parlamento heyetinin St. Petersburg ziyaretinin en önemli hedeflerinden biridir.
İran, geçen yıl Temmuz ayında Çin ve Rusya liderliğindeki bölgesel bir grup olan Şangay İşbirliği Örgütü’ne katıldı. İran ayrıca Aralık ayında eski Sovyet devletleriyle bir serbest ticaret anlaşması olan Rusya liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği’ne (EAEU) katıldı. Bu dönemde İran BRICS’e tam üye oldu.
Galibaf, X sosyal ağındaki kişisel sayfasında Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmeye değinerek şunları yazdı: “Sayın Putin ile yaptığım görüşmede, iki ülke arasındaki mali anlaşma ve koridor projesinin takibi ile birlikte, kalkınmanın gerekliliğini vurguladım. Putin ekonomik ilişkilerden Ayetullah Reisi döneminde olduğu gibi İran ile Rusya arasındaki ilişkilerin gelişiminin devam etmesi konusunda emin olduğunu söyledi ve İslam İnkılabı Rehberi ve İran halkına sıcak selamlarını ve en iyi dileklerinin iletilmesini istedi.
 Büyük güçler arasında Rusya, İran’la en uzun siyasi ilişkiler geçmişine sahiptir. Analistler, İran İslam Cumhuriyeti’nin stratejik konumu, jeopolitiği ve çeşitli bölgesel faktörlere sahip olması nedeniyle Rusya’nın dış politikasında önemli bir konuma sahip olduğuna inanıyor. Bu da İran-Rusya ilişkilerinin stratejikleşmesine katkı sağlamıştır.
İran İslam Cumhuriyeti ile Rusya arasında son yıllarda düzenli olarak genişleyen ilişkiler, iki ülke yetkililerini istekleri doğrultusunda son yıllarda daha da ivme kazanmış ve ortak ilişkilerin genişletilmesine yönelik net bir perspektif sağlamıştır.
Uluslararası ve bölgesel faktörler, İran ve Rusya’nın coğrafi konumu ve iki ülkenin birbirine mümkün olduğunca yakınlaşmasının gerekliliği ve ikili ilişkilerin geliştirilmesinin önemi, Tahran ile Moskova’nın, ikili ilişkilerin gelişmesini hızlandırmasına yol açmıştır.
 Gerçek şu ki, İran ve Rusya arasındaki ikili ilişkiler, ortak çıkarları ilgilendiren konularda uzun bir işbirliği geçmişine sahip ve bunun sonucunda, ABD yönetiminin işi hayli zorlaşmıştır. Çok kutuplu sisteme geçiş ve ABD’nin tek taraflılığıyla yüzleşmek, iki ülkenin işbirliğine yönelik etkenleri ve motivasyonları arasında yer aldı.
İzlenimler, iki ülke arasındaki ilişkilerin genişlemesinin, İran ve Rusya’nın çıkarlarını desteklemenin yanı sıra diğer ülkelere de fayda sağladığını ve bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğin istikrara kavuşmasına yardımcı olduğunu gösteriyor. Örneğin İran’ın Rusya ile yakınlığı ve işbirliği, küresel petrol piyasasını daha istikrarlı hale getirdi ve İran ile Rusya ve diğer bazı ülkelerin işbirliğiyle kendi doğalgaz kaynakları üzerinde daha fazla kontrol sağlamak için “Gaz OPEC” de kuruldu. 
 Aynı şeyi dünyayı Amerikan dolarının sultasından kurtarmak için düşünmek mümkün, nitekim İran ile Rusya bu bağlamda işbirliği içindeler. Önemli ve dikkat çeken nokta, İran ile Rusya arasındaki ilişki ve işbirliğinin, etkileyen faktörler ve bileşenler nedeniyle geriye dönüşümü olmaması ve kurumsallaşmış olmasıdır, bu durumun hükümetler değişmesine rağmen devam etmekte ve her geçen gün ikili münasebetlerin derinliğinin ve kapsamının artmasına neden olmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

sixteen + eight =