“Suriyeli muhalifler” İsrail medyasında boy gösteriyor

“Suriyeli muhalifler” İsrail medyasında boy gösteriyor

“Mesele artık sadece Suriye hükümeti değil, bölgedeki halkların kaynaklarını kontrol etmek ve onları boyunduruk altına almak isteyen bir proje.”

Suriye’deki silahlı muhalif grupların İsrail’le ilişki ve iş birliği yeniden gündemde. Son dönemde İsrail medyasında Suriyeli muhaliflerin daha fazla yer aldığı görülüyor. Örneğin, muhalif Abdülkerim El-Ömer’in İsrail’in KAN televizyonunda bir röportaj vermesi tepkilere yol açtı. El-Ömer, kandırıldığını iddia etti. Ayrıca, “Tank Avcısı” lakaplı Suheyl Hammud da İsrail yerleşimcilerine yönelik açıklamalarda bulundu. The Times of Israel gazetesi, İsrail’in Hizbullah’a yönelik saldırılarının muhaliflere avantaj sağladığını belirtti. Bazı muhalif liderler İsrail’le iş birliğini açıkça desteklerken, Esad rejimini devirmek ve İsrail dahil komşularıyla iyi ilişkiler kurmayı hedeflediklerini ifade ettiler.

Suriye’deki silahlı grupların işgalci İsrail rejimiyle bağlantılı olduğu iddiaları aslında yeni bir gelişme değil.

Tarafların birbirleriyle zaman zaman örtülü iş birliği yaptığı, hatta bazı durumlarda açık normalleşmeye kadar vardığına dair haberler sık sık gündeme gelmişti. Örneğin, teröristlerin -IŞİD üyeleri de dahil olmak üzere- işgal altındaki topraklarda tedavi edilmek üzere İsrail hastanelerine sevk edildiğine dair haberler uzun zamandır biliniyor.

Nitekim, 2019 yılında İsrail’in eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot, İngiliz Sunday Times gazetesine verdiği bir demeçte, İsrail’in “kendilerini savunmaları için Suriye’deki bazı muhalif gruplara silah sağladığını ve Suriye’de binlerce operasyon gerçekleştirdiğini” açıklamıştı.

Bu gruplar, kimi zaman bu tür suçlamaları reddedip İsrail’le iş birliği yaptıkları iddialarını Suriye rejimine atarken, kimi zaman ise doğrudan iş birliği açıkça kabul etmekteydiler. Son günler, buna tanık olduğumuz ikinci bir örnek sundu.

Geçtiğimiz günlerde, Suriyeli muhalif Abdülkerim El-Ömer’in İsrail’in resmi kanalı KAN televizyonunda mülakat vermesi geniş bir tepki dalgası yarattı.

Bunun üzerine el-Ömer, mülakat sonrası bir açıklama yaparak, kanalın İsrail’e ait olduğunu bilmediğini ve kandırıldığını iddia etti. Facebook hesabından yaptığı paylaşımda, kendisiyle Kudüs 48 adında bir Arap televizyon kanalının röportaj yapılacağı söylenerek yanıltıldığını ileri sürdü. Fakat bu isimde bir kanalın mevcut olmadığı açıkça biliniyor.

El-Ömer, bu tür adımları atan tek kişi değildi. Son dönemde İsrail medyasında boy gösteren Suriyeli muhaliflerin sayısı giderek artıyor.

Bu kişiler arasında, Halep’in kontrol altına alınmasında rol alan ve “Tank Avcısı” lakabıyla tanınan Suheyl Hammud da yer aldı. Hammud, İsrailli yerleşimcilere yönelik bir ses kaydı yayımlayarak, onlara “Esad, İran ve Hizbullah’tan korkmaları gerektiğini, zira İran ve Beşar Esad’ın İslamcılardan çok daha sert bir şekilde davrandığını” ifade etti.

Öte yandan, bazı Lübnan ve Arap medya organları bu meseleyi daha düşük bir tonda ele almayı tercih ederek hem Filistin davasını destekleyen kesimlere hem de Suriye’deki silahlı gruplara yaranma çabasında bir denge arayışına girdi.

Bu çerçevede, yapılanların Suriye hükümetinin muhalefet ile İsrail arasında normalleşme olduğu yönündeki iddialarını güçlendirdiği öne sürüldü. Ayrıca, bu grupların üyelerine İsrail ile iletişim kurmamaları yönünde talimat verdiklerini iddia ettiler.

İsrail merkezli The Times of Israel gazetesi, Suriye’deki muhaliflerin İsrail ile ilişkisine dair daha net bir bakış sundu.

Gazete, geçen pazartesi yayımladığı “Suriye’nin devrimcileri, ilerlemelerini İsrail’in Hizbullah’a yönelik saldırılarına bağlıyor,” başlıklı makalede, İsrail’in son dönemdeki saldırılarının Suriye’deki muhalif gruplara nasıl fayda sağladığını ele aldı.

Haberde, Suriye hükümetine meydan okuyan ve yeniden güç kazanan muhaliflerden birinin İsrail medyasına yaptığı açıklamalara yer verildi.

Muhalif, İran destekli güçlere yönelik İsrail ordusunun düzenlediği saldırıların, geçen hafta Halep ve başka bölgelerin kontrolünü hızlı bir şekilde ele geçiren muhaliflere büyük bir avantaj sağladığını ifade etti.

Makalede, Halep’ten bir muhalifin İsrail’in resmi yayın kuruluşu KAN ile gerçekleştirdiği mülakatta şunları söylediği belirtildi: “İsrail’in Suriye’de gerçekleştirdiği son saldırılar olmasaydı İran ve rejim bu kadar zayıflar mıydı, kimse bilemez. Ancak bu saldırılar, bizim geri dönmemize, topraklarımızı ve ülkemizi yeniden özgürleştirmemize olanak sağladı.”

Gazete, başka bir muhalif figürün de İdlib’den İsrail’e teşekkür ettiğini ve İsrail’in Hizbullah ile İran destekli diğer gruplara karşı attığı adımlardan duyduğu memnuniyeti dile getirdiğini aktardı.

Makalede, bu figürün İsrail medyasına yaptığı şu açıklamaya yer verildi: “Hizbullah, İsrail’i yok etmeye açıkça kararlı bir örgüt. Bizi sizinle iş birliği yapmakla suçluyorlar zira Hizbullah’a saldırdığınızda biz gerçekten çok mutlu olduk. Çok memnunduk ve İsrail’in kazandığını gördüğümüzde gerçekten sevindik. Biz İsrail’i seviyoruz ve hiçbir zaman İsrail’in düşmanı olmadık. İsrail, kendisine düşmanlık etmeyenlere düşmanlık etmez. Biz size karşı nefret duymuyoruz, aksine sizi çok seviyoruz.”

The Times of Israel, makalesinde “muhaliflerin İsrail ile herhangi bir sorunlarının olmadığını” ifade ederek silahlı grupların İsrail’e yönelik olumlu yaklaşımını vurguladı.

Gazete, pazar günü yayımladığı yeni bir makalede, kendisini bir “muhalif lider” olarak tanımlayan bir kişinin İsrail’in Kanal 12 televizyonuna yaptığı açıklamalara yer verdi.

Haberde, bu kişinin şunları söylediği aktarıldı: “Suriye’deki saldırıların zamanlaması tesadüf değildi. Hizbullah ile ateşkes anlaşmasına baktık ve topraklarımızı özgürleştirmek için en uygun zamanın bu olduğunu anladık. Bu, kesin bir operasyondu. Hizbullah’ın bölgelerimizde savaşmasına asla izin vermeyeceğiz ve İranlıların burada kök salmalarını engelleyeceğiz.”

Aynı liderin, Şam hükümetini devirmeyi ve İsrail dahil tüm komşularıyla iyi ilişkiler kuracak bir hükümet kurmayı hedeflediklerini söylediği de belirtildi.

İsrail gazetesine göre, liderin açıklamaları şu şekilde devam etti: “Amacımız, el-Esed rejimini devirmek ve tüm vatandaşları için eşitlik ve adalet temelinde bir Suriye inşa etmek. Yeni Suriye’de herkes için barış ve güvenlik olacak, bu bölgedeki tüm komşularımızla, İsrail dahil, iyi ilişkiler kuracağız.”

Gazete ayrıca, kendisini “sürgündeki Suriye muhalefeti lideri” olarak tanımlayan Fahd el-Mısri’nin İsrail’e çağrıda bulunduğunu yazdı.

Habere göre el-Mısri, İsrail ordusunu Suriye’deki saldırıları desteklemeye davet ederek şu ifadeleri kullandı: “İsrail liderliğini, İran destekli milislerin Suriye’deki mevzilerine yönelik yoğun saldırılar düzenlemeye çağırıyoruz. Humus, Şam ve Lübnan sınırındaki hedeflerin vurulması hayati öneme sahip. Bu, Suriye topraklarını Hizbullah’ın silahlarından, Lübnanlı unsurların varlığından ve İran’ın uzantılarından kurtarmaya yardımcı olacaktır.”

Gazete, bu açıklamaların daha büyük bir resmin parçası olduğuna dikkat çekiyor. Artık Suriye’deki savaşın ilk yıllarında olduğu gibi belirsizlik olmadığını, bölgede ABD ve İsrail’in tasarladığı “Yeni Orta Doğu Projesi” çerçevesinde kapsamlı bir kontrol planının uygulanmaya çalışıldığını vurguluyor.

Yazıda şu yorum yer alıyor: “Mesele artık sadece Suriye hükümeti değil, bölgedeki halkların kaynaklarını kontrol etmek ve onları boyunduruk altına almak isteyen bir proje. ABD ve Siyonist rejim, Orta Doğu’nun enerji ve doğal kaynaklarını ele geçirerek, bölge halklarını kendi çıkarlarına hizmet eder hale getirmeyi amaçlıyor.”

Makale, ABD istihbaratının bu hedef doğrultusunda uyguladığı stratejilere de değiniyor: “Amerikan istihbaratının casuslarına ilk öğrettiği şey, bir düşmanı yok etmenin en iyi yolunun onun içindeki unsurları birbirine düşürmek olduğudur. Amaca ulaşmak için her yol mübahtır. Bugün tanık olduğumuz şey, askeri savaşla paralel yürütülen ve aynı zamanda Gazze’ye yönelik soykırım savaşının bir parçası olan yoğun bir medya savaşıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 × four =