Evrensel Erbain mektubu

Evrensel Erbain mektubu

“Nerede olursa olsun, hangi dinden ve mezhepten olursa olsun, hangi ırktan ve renkten olursa olsun zalim karşısında susmamak, kayıtsız kalmamak ve mümkün olan her şekilde mukabelede bulunmak konusunda ahitleşelim.”

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Dünyanın her yanındaki kardeşlerimize, Selamünaleyküm.

Bu mektup 1446 Hicri ve 2024 Miladi yılı Erbain ziyaretçilerinden tüm dünya halklarına bir çağrıdır, dünyanın en büyük halk toplantısından, yer küresi sakinlerine bir davettir.

Bu mektup, “Hüseyin” aşığı yürüyüşçülerden, “Hüseyin”in ve sevdiği halklara, kurtuluşları için her şeyini feda ettiği insanlara bir hitaptır. Bu, tarihin en büyük musibetinin matemini tutanların, tüm mazlumlara, hakları gasp edilenlere, Müstekbir güçler tarafından ezilenlere mektubudur.

Bu mektup, tarihin en canlı ve en kahraman olayına gönül vermişlerden; soğuk, ruhsuz ve coşkusuz bırakılmış dünya sakinlerine bir hatırlatmadır. Yer yüzünün en mazlum coğrafyası Filistin’den; gaflet ve hıyanetin egemenlik kurduğu dünyada, sessiz bırakılmış ama vicdanı ölmemiş tüm mazlum halklara bir feryattır!

Bu mektup, Gazze’de açlık ve susuzluktan bitap düşüp şehadet şerbetini içmiş, hakikatin şahidi, mazlum bebek çocuk kadın ve güçsüz yaşlılardan; Siyonist Düşmanla işbirliği halindeki zalim Tağutlarca bastırılmış halklara bir diriliş müjdesidir.

Bu mektup, burada bulunarak halkların kardeşlik, eşitlik ve fedakarlıklarını yakından bizzat yaşamış olanlardan, insanlık üzerine egemen her türlü egoistlik, çıkarcılık ve ayrımcılıktan bezmiş insanlara bir duyurudur.

Bu mektup, yaklaşık 11 aydır dünyanın en gelişmiş orduları, en canavar canilere karşı, Kerbela kahramanları misali savaşan Direniş mücahitlerine duaları, malları ve kalemleriyle, meydanlarda, üniversitelerde eylemleriyle, protestolarıyla samimi ve cesurca destek veren tüm dünya halklarına bir mesajdır.

Bu mektup, kendileri aç yoksul olduğu halde, tüm imkanlarını kullanarak Siyonist Düşman ve hamilerine deniz yollarını tıkayan kahraman Yemenlilere yürekten bir selamdır!

Bu mektup, coğrafi sınırlara ve kavmi taassuplara bağlı kalmayanlardan, sahte sınırlarla birbirinden ayrı düşürülmüş tüm halklara bir çağrıdır. “Hüseyin”e ve O’nun belirlediği yola bağlanmayı her türlü ırkçı, ulusalcı, mezhepçi kimliğin üzerinde tutanlardan, tüm dünya Mustaz’aflarına bir çağrıdır.

Bu mektup, Adalet Güneşinin doğacağını bekleyenlerden, zulmün kaynağı ile nihai savaş için hazırlananlardan, dünyaya tahakküm eden yüzde 1’lik zorbaların adaletsizlikleri altında ezilen yüzde 99’u oluşturan dünya halkına bir mektuptur.

 Yerkürenin dört bir yanından milyonlarca Hüseyin aşığıyla birlikte insanlık tarihinin bu en görkemli anma merasimine katılıp yalın ayak Kerbela’ya yöneldiğimiz şu sıralarda Hz. Adem oğullarının çeşitli ırk, millet ve dinden olan büyük bir bölümü dünyanın çeşitli yanlarında türlü türlü zulümlere, acılara, mahrumiyetlere, hakaretlere ve adaletsizliklere maruz bırakılmaktadır.

Dünyanın gözü önünde Filistinli Müslüman mazlum kardeşlerimiz 2. Kıblemiz kutsal Mescidi Aksa’yı, kutsal toprakları Siyonist Yahudilere terk etmediklerinden dolayı soykırıma uğramaktadır.

Bugün, halkların kültürel, toplumsal, ekonomik ve siyasal hayatına egemen atmosferi Müstekbir güçler ve sulta sistemi belirlemektedir. Halkların hayatı, kendi menfaatleri esasına göre değil de daha çok sermeye çevrelerinin ve zorbaların çıkarları ekseninde şekillenmektedir.

Zalim ve halktan uzak rejimler dünyanın birçok yerinde modern yöntemlerle kendi halkları üzerinde kölelik sistemi kurmuş iken, bu rejimler başta ABD ve uluslararası kuruluşlar olmak üzere daha büyük Tağutların köleliğini kabullenmiş bulunuyorlar.

Dünya üzerinde sulta kurmuş zalimler ellerindeki çeşitli araçlarla Mustaz’afları öyle bir zayıflatmış, kendine yabancılaştırmış ve itaatkar hale getirmişlerdir ki, dikkatlerimiz önemsiz konulara, değersiz alanlara çekilmiş ve böylece içinde bulunduğumuz acı durumu ciddi olarak değerlendirmede ve bu durumu değiştirmek için harekete geçme konusunda gaflete düşmüş bulunuyoruz.

Müstekbirler, bizim temel endişelere yönelmemizi ve kendileri aleyhinde küresel Mustaz’aflar cephesini oluşturmamız yerine ırkçı, ulusalcı ve mezhepçi savaşlar içinde olmamızı istemekteler. Halbuki bu çekişmelerin hiçbiri hak-batıl temelinde oluşmuş mücadeleler değildir ve asla temel meselelerimizi çözecek, kurtuluşa yöneltecek gelişmeler değildir.

Diğer yandan tüm dünya azgın güçleri birlik olup yok etmeye çalıştığı Gazze-Filistin davası, onların kirli işbirlikçi sözde Müslümanların nifak maskelerini düşürmüştür. Daha önce nice Filistin taraftarı görünen münafıklar deşifre olmuştur. İnsan hakları, medeniyet, bilim, ifade özgürlüğü, demokrasi adı altında dünyaya kokuşmuş hırsız arsız hevalarını dayatanların da maskelerini indirip gerçek vahşi necis yüzlerini kirli içlerini ortaya sermiş bulunuyor.

Kardeşler! Ali’nin (as) şehri Necef’ten Hüseyn’in (as) şehri Kerbela’ya hareket halinde olan biz Erbain yürüyüşçüleri olarak en büyük arzumuz Ali’nin ve Hüseyn’in yolunda bulunmaktır. Hz. Ali’nin mücadele dolu hayatının son anlarında buyurduğu; “ZALİME DÜŞMAN ve MAZLUMA YARDIMCI OLUN” sözünü kendimize kılavuz olarak seçmiş bulunuyoruz.

Yüce Allah’tan isteğimiz şu ki, Ali’nin bu vasiyetini yerine getirme yolunda zalimlerce dayatılacak zorluklara karşı mücadelede bedel ödemekten korkmamayı ve Seyyid’uş Şüheda Hüseyn’in izinde olmayı bize inayet buyursun. Hüseyin (as), bu yolda ödenecek en büyük bedel, yani ölüm konusunda şöyle buyuruyor:

“İZZETE ULAŞMA VE HAKKI İHYA ETME YOLUNDA ÖLMEK NE DE KOLAYDIR”

Gelin ey kardeşler! zalime düşmanlıkta ve mazluma yardımda, bu büyük görevi yerine getirmede bedel ödemekten korkmamak konusunda ahitleşelim. Mazlum Filistin halkına yardım edelim, Direniş Cephesinin yanında yer alalım. Siyonist Rejimle ilişkiyi sürdüren işbirliği yapan hükümetleri Filistin’in, Direnişin yanında olmaya zorlayalım.

Nerede olursa olsun, hangi dinden ve mezhepten olursa olsun, hangi ırktan ve renkten olursa olsun zalim karşısında susmamak, kayıtsız kalmamak ve mümkün olan her şekilde mukabelede bulunmak konusunda ahitleşelim. Kesin kez inanalım ki, bizim bu ahde fert fert bağlı kalmamız dünya üzerinde büyük bir gelişmeye, değişime ortam hazırlayacaktır.

Gelin ey kardeşler! Her yıl düzenlenen bu görkemli yürüyüşe katılalım. Çünkü bu yürüyüş, küresel istikbar ve zulüm cephesine karşı hazırlıklı olmak doğrultusunda bir tatbikattır, dayanışma ve kardeşlik içinde birlikte yaşamak için bir alıştırmadır. Bu kutlu Erbain yürüyüşünün Zuhura yürüyüş olduğunun, İmam Zaman (a.s)’ın adalet kıyamı için bir hazırlık, fedakârlık, zorluklara alışma ve onlarla başa çıkma, direnç geliştirme antrenmanı olduğunun bilincine varalım.

Dünya Mustaz’aflarının bu ahitleşmeye katılmaları, küresel adalet güneşinin zuhuru ve beşer tarihinin kutlu sabahının ulaşması umuduyla.(Tayder)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

eighteen − 8 =