Celalettin Yavuz, Türkiye’nin BRICS’e yönelik yaklaşımını değerlendirdi

Celalettin Yavuz, Türkiye’nin BRICS’e yönelik yaklaşımını değerlendirdi

Türk Güvenlik Politikaları Uzmanı Prof.Dr. Celalettin Yavuz, Türkiye’nin BRICS grubuna yönelik yaklaşımını değerlendirdi.

Güvenlik Politikaları Uzmanı Prof.Dr. Celalettin Yavuz’un, World of Türkiye web sitesinde ”Batı ile Doğu Arasında Türkiye: Karar Zamanı mı?” başlıklı bir makalesi yayımlandı.

Türkiye’nin Batı ittifakı yerine “eksen değişikliği” yapması zaman zaman tartışılmaktadır. AB kapısında bekletilen Türkiye’nin BRICS üyeliği sıkça tartışılır hale gelince, bu konu ele alındı.

Doğu’da Çin’in Önlenemeyen Gelişmeleri

Hemen her gün medyada Çin’le ilgili hemen her alandaki gelişmeler yer alıyor. Bir gün Çin’in mikro çip üretiminde atılım yaparak ABD ve Avrupa’nın önüne geçtiği, bir diğer gün silahlanma çabalarındaki artışın Japonya’yı tedirgin edişi yer alabiliyor. Japonya ile Sankaku Adası deniz yetki alanları konusunda sık sık çatışmanın eşiğinden döndüğü, ABD’nin uçak gemili Pasifik Donanmasının üslendiği Japonya ve Güney Kore’den ayrılamadığı biliniyor.

Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik iddiasını sığ mercan adaları üzerine inşa ettiği tesislerle sürdüren Çin, bölge ülkeleriyle çatışmalar da yaşıyor. Daha birkaç gün önce Çin ve Filipinler donanmalarına ait birer gemi çarpıştı. Çin’e göre, Filipinli gemi karasularına izinsiz girmiş.

Çin, 1970’li yılların başında BM Daimi Üyesi iken Genel Kurul Kararı ile bu üyeliği elinden alınarak kendisine verilen Tayvan (Milliyetçi Çin)’ı da ülkesine katmak istiyor. Aslında ABD ile yapılan anlaşma ile Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğu kabul edilmişti. Ancak Çin’i zayıflatmak isteyen ABD, Tayvan’ın ayrılıkçı hareketlerini teşvikten geri kalmıyor.

Daha düne kadar Hindistan’ın önünde dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip olan Çin, 1979’da başlattığı kalkınma hamlesiyle her yıl büyüme rekorları kırdı. Bu “potansiyel tehdide” karşı ABD, 2007’de Çin’le sınır anlaşmazlığı dahil birçok sorun yaşayan Hindistan’a yaklaştı. Ancak Çin büyümesini ekonomik krizler sırasında bile (2008-2009 Morgage Krizi ve 2020-2023 Pandemi dönemi) sürdürdü. 2013’te devasa bütçelerle harekete geçirdiği “Kuşak-Yol Projesi” ile sadece Asya’da değil, deniz ve demiryolları ile desteklediği Afrika’da da büyük mesafeler kat etti. ABD’ye en yakın ülkelerden İsrail’in Tel-Aviv limanını bile kiraladı.

2023 başlarında, bir süredir ABD’nin kışkırtmalarıyla gerilim yaşayan İran’la Körfez Ülkeleri/ Mısır’ın ilişkilerini normalleştirilmesi için aracılık yaptı ve başardı. Rusya ve bazı Türk devletleriyle birlikte kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’yü genişletirken Rusya, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika ile birlikte kurduğu ekonomik kuruluş BRICS’i kurarak geliştirdi. Dünyanın en büyük ekonomik gücü, yenilenebilir enerji üretiminde dünya birincisi Çin, ekonomik yardım maksadıyla girdiği ülkelerden çıkmıyor, adeta ele geçiriyor.

BRICS’in ABD-Avrupa Hegemonyasına Başkaldırısının Cazibesi Karşısında Türkiye

İran, Mısır, BAE ve Etiyopya ile 9 üyeye ulaşan, 35 ülkenin sıra beklediği BRICS, dünya nüfusunun %45’ine, dünya ekonomisinde toplam gayrisafi hasılanın %37.3’üne sahip. BRICS, Batı’nın baskı ve yaptırımlarından kurtulmak için kendi ödeme sisteminin hazırlamaktadır. Unit (Birim) olarak simgelenen bu sistemde sınır ötesi ödemeler apolitik ve işlemsel biçimde, %40’ı altınla sabitlenen, %60 BRICS+ para birimleri kullanılacak. Yani dolar ve avroyla ödeme yok!

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018’de BRICS’in Güney Afrika zirvesine İslam İşbirliği Örgütü dönem başkanı olarak katılmıştı. Dışişleri Bakan Fidan da geçenlerde BRICS toplantısına katıldı. Fidan bu toplantı öncesinde Pekin’deki “Çin ve Küreselleşme Merkezi” adlı düşünce kuruluşunda AB ile gümrük birliği içinde olan Türkiye’nin BRICS gibi farklı platformlarla da çeşitli ortaklarla yeni işbirliği arayışında olduğunu söyleyerek gereken mesajı vermişti. Putin  Türkiye’nin, BRICS’e ilgisinden memnuniyetini ortaya koyarken, ABD’nin Ankara  Büyükelçisi Flake, BRICS’e katılmayacağını ümit ettiği Türkiye’nin, üye olsa bile Batı’dan kopmayacağı değerlendirmesinde bulundu. Aslında Türkiye, beklemekten yorulduğu AB kapısı ve müttefikten çok hasım gibi davranan ABD yerine yeni bir rota çizebileceği çizgiye de çok yaklaştı. Bu ay S. Arabistan’ın ABD ile yaptığı 50 yıllık Petro-Dolar anlaşması sona erdi. Yani bundan sonra S. Arabistan petrolü dolar yerine BRICS sistemiyle satarsa ne olur dersiniz?

Sonuç itibariyle konuya kafa yoran Türk aydınları ikiye ayrılıyor: Demokratik hukuk sistemi için Batı’dan, daha fazla dost kazığı yememek için de BRICS’den yanalar. Siz ne dersiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 − 4 =