Avrupa ülkelerinden İsrail’e sessiz boykot
İsrail’in Gazze’de soykırım harekatını sürdürmek için mühimmata dönüştürülebilecek hammaddelere ihtiyacı var, ancak normalde bu malzemelerin kaynağı olan Avrupa ülkeleri 7 Ekim’den bu yana İsrail’e tedariki kısıtlıyor.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, iki ay önce ABD Başkanı Joe Biden ymnetimi ile anlaşmazlıkların tırmandığı dönemde kayda alınan bir videoda, “Eğer yalnız kalmamız gerekiyorsa, yalnız kalacağız. Gerekirse dişimizle tırnağımızla savaşırız,” demişti.
Bir ay sonra Netanyahu çıtayı yükseltti ve kapalı kapılar ardında söylenenleri kamuoyuna açıkladı.
Sosyal medyada yayınlanan bir videoda İngilizce olarak “ABD’nin İsrail’e silah sevkiyatını geciktirmesi kabul edilemez,” ifadelerini kullandı.
Yedioth Ahronoth gazetesinde yer alan makaleye göre İsrail’e yardım konusunda Amerikalılarla yaşanan karmaşık ilişkiler kamuoyunun büyük ilgisini çekerken, İsrail Savunma Bakanlığı ve İsrail ordusu şu anda daha farklı bir gelişmeden endişe duyuyor.
Bu endişe, dünya çapında pek çok ülkenin İsrail’le ticareti gayrı resmi olarak durdurmasının ardından mühimmat sıkıntısı yaşanması riskiyle ilgili.
Calcalist, Avrupa ülkelerindeki silah tedarikçilerinin İsrailli muhataplarına yanıt vermeyi kestiğini ve daha önce İsrail ile ticaret yapan ABD dışındaki yabancı bir gücün 7 Ekim’den bu yana Siyonist rejime mühimmat üretimi için hammadde sağlamayı reddettiğini öğrendi.
New York Times’ın haberine göre de İsrail ordusu, tanklarda kullanılan 120 milimetrelik mermi sıkıntısı çekiyor, öyle ki Gazze’de konuşlu bazı tanklar şu anda kısmi alarm durumunda.
Calcalist’in üst düzey İsrailli yetkililerden aktardığına göre şu anda dünya genelinde bir ‘mühimmat borsası’ faaliyette.
New York Times’ın haberine göre rejim ordusu aynı zamanda tank, D9 tipi buldozer, zırhlı araç ve ilave hafif kara mühimmatı için yedek parça sıkıntısıyla da uğraşıyor.
Mühimmat sıkıntısıyla ilgili olarak savunma kurumlarının öne sürdüğü temel çözüm, yerel sanayinin geliştirilmesi ve yabancı ülkelerden ithal edilen mermi ve mühimmata olan bağımlılığın azaltılması.
Bu hamlenin İsrail savunma sanayisini olumlu etkilemesi beklenmekle birlikte negatif iktisadi sonuçları da olacak: İsrail’de üretilen mühimmatın yurtdışından ithal edilenden yüzde onlarca daha pahalı olduğu düşünülüyor.
Bu ihtiyacın, bir buçuk ay önce Calcalist’te bildirildiği üzere, Elbit’in orada mühimmat üretmeye devam etmesine izin vermek için Ramat Hasharon’daki İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii tesisinin boşaltılmasını geciktirmesi bekleniyor.
Rejimin yerli sanayiyi güçlendirme ve böylece dış etkenlere bağımlılığı azaltma yönündeki anlaşılabilir çabaya rağmen, İsrail’in ihtiyaç duyduğu tüm mühimmatı kendi bünyesinde üretebileceğine inananların hayal kırıklığına uğraması muhtemel.
Her şeyden önce, İsrail’in üretim kapasitesinde büyük bir artış olması durumunda bile, sınırlı üretim potansiyeli nedeniyle her senaryoda mühimmatın önemli bir kısmının yabancı ülkelerden gelmesi gerekecek.
ABD bile şu anda kendisine ve İsrail ve Ukrayna da dahil olmak üzere müttefiklerine ihtiyaç duydukları tüm mermileri tedarik etmekte zorlanıyor.
İkinci olarak, İsrail silah sanayisinin büyük miktarlarda teçhizat üretebilmesi için, İsrail’de çıkarılamayan büyük miktarda hammaddeye ihtiyaç var, bu nedenle yurt dışından sevkiyatlar isteğe bağlı değil, zorunlu.
Bazı tedarikçilerin İsrail’e mühimmat satışına uyguladığı gayri resmi ambargonun yanı sıra, Calcalist’in öğrendiğine göre bomba üretimi için hammadde sağlayan kilit tedarikçiler de savaşın patlak vermesinden bu yana İsrail’e satış yapmayı durdurdu.
Savunma kurumunun bu ambargoya karşı çözümü tedarikçileri çeşitlendirmek, gelecekteki bomba üretimi için önceden hammadde stokları satın almak ve İsrail’de büyük hammadde rezervleri oluşturmak.
İsrail ordusu ve Savunma Bakanlığı’nın bu konuya doğrudan müdahil olması alışılmadık bir durumdur zira geçmişte silah sanayii, askeri ve siyasi kademelerin doğrudan müdahalesi olmaksızın kendi hammaddelerini tedarik etmekle ilgilenirdi.
Savaşın patlak vermesinden bu yana, İsrail ile savunma ticaretini azaltmak ya da kısıtlamak isteyen ülke ve şirketlerle ilgili haberler artıyor.
Hollandalı tedarikçilerden F-35 yedek parçalarının temininde sorunlar yaşandığı; İtalya, Kanada ve Belçika hükümetlerinin İsrail’e savunma ihracatını durdurduklarını açıkladıkları (sevkiyatların devam ettiği ve anlaşmaların hala imzalandığı haberlerine rağmen) ve hatta İspanya hükümetinin Hindistan’dan İsrail’e silah sevkiyatı yapan bir geminin limanlarına yanaşmasını engellediği bildirilmişti.
Yabancı basında çıkan haberlere göre, İspanya’nın Cartagena limanına uğraması engellenen sevkiyatta Hindistan’dan gelen 27 ton patlayıcı bulunuyordu.
Bu vaka, İsrail’in kaynak çeşitlendirme stratejisini gösteriyor: İsrail’in silah ihracatında bir numaralı ithalatçı olan Hindistan, artık İsrail’in savunma hammaddeleri ve hatta silah sistemleri tedarikçisi haline geldi.
Calcalist bir başka ülkenin daha İsrail silah sanayii tarafından kullanılan hammaddeleri satmaya başladığını öğrendi ve basında çıkan diğer haberlere göre, bu ülke savaşın patlak vermesinden bu yana İsrail’e hava yoluyla askeri teçhizat sağlayan Sırbistan’dan başkası değil.