Yahudilerin Batı’daki asıl topraklarına döndürülmesinin gerekliliği / İsrail neden dağılmalıdır?

Yahudilerin Batı’daki asıl topraklarına döndürülmesinin gerekliliği / İsrail neden dağılmalıdır?

Bir asırdan fazla süren terör ve cinayetlerin ve gasp edilmiş topraklarda işgalci bir rejimin kurulmasının ardından, bu rejimin dağıtılmasının ve Yahudi göçmenlerin Batı ve Avrupa’daki gerçek ülkelerine gönderilmesinin öneminin hala vurgulanması gerekiyor.

Meseleye hangi açıdan bakarsak bakalım, Filistin’in yanında, Siyonist rejimin karşısında durmalıyız.

Meseleye ahlaki açıdan bakacak olursak bu rejim, terörle, cinayetle toprak gasp etmiş, sahiplerine tarihi zulme izin vermiş gaspçı bir rejimdir.

İşgal altındaki Filistin’de bir kafede silahlı İsrailli çift

Kuruluşu terör ve insan öldürmeye dayanan bu rejimin, küçük bir coğrafyada büyük bir Filistinli nüfusunu en şiddetli kuşatma altına almıştır ve halihazırda dünyanın en büyük hapishanesi Gazze Şeridi’nde oluşmuştur. 

Bu işgali kabul etmek, Batı’da sahte insan hakları başlığı altında başkalarına karşı propagandaya konu olan insani değerleri ve temel insan haklarını göz ardı etmek anlamına gelir.

Konuya hukuki açıdan bakacak olursak, zorla işgal meselesiyle karşı karşıyayız ve bu hukuka aykırı eylemin kabulü ve tanınması, özellikle bu dışlanma nedeniyle gelecekte de gelişmesi ve tekrarlanmasına zemin hazırlayacaktır. Rejim resmen ve alenen sahiplik iddiasında bulunuyor. Sınır bölgesi Nil ve Fırat nehirleri arasında olduğunu iddia ediyor ve gelecekte bununla yatıştırılması durumunda dünyanın enerji darboğazına hakim olarak diğer tüm ülkeleri ekonomik esaret altına alacaktır!

Konuya iman ve din açısından bakacak olursak, Yahudi İncili’ni esas alarak, Allah’ın Yahudilere yönelik kapsamlı hidayetine ve onları doğru yola iletmek için sayısız elçi göndermesine rağmen, bu kavim, küfür ve fitneleriyle, İlahi öğretilerle en büyük açıyı oluşturmuş, ilahi peygamberlere en büyük düşmanlığı yapmış, dini düşüncenin en büyük düşmanı olmuştur.

Yukarıda belirtilen boyutların ötesinde Siyonist rejimin mahiyetinin daha iyi anlaşılması ve neden kurulduğunun daha iyi açıklanabilmesi için oluşum tarihinin incelenmesi gerekmektedir.

2 Kasım 1917’de dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı James Balfour, İngiliz Avam Kamarası üyesi Yahudi politikacı Walter Rothschild’e İngilizlerin “Filistin topraklarında Yahudiler için ulusal bir yuva kurması” yönünde “olumlu pozisyonunu” ilan ettiği bir bildiri yazdı.

Bu açıklama, Batılı güçlerin, sahte İsrail devletini kurmaya yönelik uluslararası çabalarının ve özellikle de Anglo-Sakson kampanyasının başlangıcı olarak değerlendirilmelidir.

İşte bu açıklamanın ardından Batılı hükümetlerden Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasına yönelik destek seli başladı ve 1948’de bu hükümetlerin desteğiyle bu rezil rejim Birleşmiş Milletler tarafından tanındı!

Elbette Siyonizm’in Allah ve insan karşıtlığı düşüncesi bundan önce de, Filistin topraklarının terörle ve günlük cinayetlerle gasp edilmesinden, bu savunmasız insanların atalarının, atalarının topraklarından zorla sürülmelerinden önce de oluşmuştu. Mermi ve silahların ideolojik ve stratejik hazırlıkları hazırlanmıştı.

İsrail suçlarının başlıca kurbanları çocuklardır

Batılı güçlerin İsrail’in gaspçı ve sahte hükümetini kurma çabası ve desteği ile bu rejime şimdiye kadar kayıtsız şartsız ve sürekli destek vermeleri, bu rejimin oluşumundaki sebep ve motivasyonların Yahudi halkının motivasyonlarının ötesinde olduğunu gösteriyor ve ” Yahudiler için ulusal bir yurt yaratma” girişiminin arkasında Batılı güçlerin sömürgeci ve hegemonik amaçları oldukça açıktır.

“Filistin topraklarında Yahudiler için ulusal bir yurt oluşturmak” aslında “bölgede geniş bir Batı askeri kışlası yaratmanın” ve hegemonik, insanlık ve İslam karşıtı ideolojiyi ilerletmek için “suç işlemeye hazır bir terör rejimi kurmanın” sırrıdır.

Filistin meselesini doğru anlamanın ilk adımı bu noktaya dikkat etmek ve İsrail rejimi ile Batı arasındaki ilişkileri ve Batılıların bu kanserli tümörü Batı Asya bölgesine yerleştirme hedefini doğru anlamaktır.

Sahte İsrail hükümeti, savaşı kışkırtarak ve Batı Asya bölgesindeki ülkeleri ele geçirerek Batılı şirketlerin dünya enerji ve silah satış pazarlarına hakim olmak için kuruldu.

Amerika ve Batılı hükümetler Siyonist rejimin başlıca destekçileridir

Bu açıdan bakıldığında bu rejimin İran İslam Devrimi’nden korkmasının ve İran İslam Cumhuriyeti’ne düşmanlığının sırrı son derece açıktır.

1979 İslam devriminin sloganı, İran’ın ve Müslüman ulusların bağımsızlığı, tahakkümün reddi ve insan medeniyetinin mükemmelliğidir ve İslam Cumhuriyeti bu idealin bayraktarıdır. Siyonist Rejim tahakküm amacı ile oluşturulmuş sahte bir rejimdir ve kendisi diğer milletlerin varlığı ve bağımsızlığının tam karşısındadır.

“Sahte İsrail devleti”, Batı Asya bölgesindeki insanlık karşıtı Batı uygarlığını, Batı’nın insan karşıtı uygarlığı ile insanlık arasındaki çatışma alanını ve Batı’nın sarsılmaz desteğinin sırrını temsil ediyor; Çünkü bu rejime göre “Siyonizmin sonu” aslında “Batı’nın Batı Asya bölgesi üzerindeki ekonomik ve siyasi hakimiyetinin sonu” ve “modern insan uygarlığının oluşumu”dur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

15 + two =