ABD, Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetine karşı “yeni bir pozisyona” doğru gidiyor

ABD, Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetine karşı “yeni bir pozisyona” doğru gidiyor

İsrail’de Binyamin Netanyahu öncülüğündeki “ülke tarihinin en sağcı” hükümeti, geçen yıl aralık ayında kuruldu.

ABD’de Başkan Joe Biden yönetiminin, her ne kadar “Orta Doğu’daki en güçlü müttefiki” olarak İsrail’e 7 Ekim’den bu yana Gazze’de sürdürdüğü katliamları için açık çek verse de son dönemde, Binyamin Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı hükümetine karşı yeni bir konumlanmaya doğru gittiği değerlendiriliyor.

Biden’ın son günlerde “Netanyahu hükümetinde değişiklik yapılması” yönündeki çağrısı, Gazze’deki savaşla gölgede kalan Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı hükümete yönelik yoğun eleştirilerin yeniden canlanmaya başladığının işaretini veriyor.

ABD yönetimi ile Netanyahu arasındaki gerilimli süreç

ABD yönetimi ile İsrail’deki aşırı sağcı Netanyahu hükümeti arasında ilk başta gerilimli bir ilişki bulunduğu biliniyor.

Her ne kadar Orta Doğu’daki en güçlü müttefiki olarak İsrail’e 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye sürdürdüğü saldırılar için açık çek verse de Biden yönetimi genel olarak Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümeti ile sıcak bir ilişki içinde olmaktan uzak durmaya çalıştığı belirtiliyor.

Bu gerilim, hükümetin aşırı sağcı politikaları ile İsrail yargısının Netanyahu ve hükümet üzerindeki denetim yetkisini büyük ölçüde kısıtlamayı hedefleyen ve aylarca ülkede kitlesel protestolara neden olan “yargı düzenlemesi” ile giderek artmıştı.

Son süreçte Gazze konusunda da iki taraf arasındaki ihtilafların belirmeye başladığı kamuoyuna yansıyor.

İsrail’in, Gazze’de ayrım gözetmeksizin sürdürdüğü bombardımanlar nedeniyle dünyanın desteğini kaybetmeye başladığını ve Netanyahu’nun uzun vadeli bir çözüm için hükümetini değiştirmesi gerektiğini söyleyen Biden, 12 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Netanyahu hükümetini “İsrail tarihindeki en muhafazakar hükümet” sözleriyle tanımlamıştı.

Netanyahu yönetimin İsrail-Filistin sorununun çözümü için “iki devletli çözümü” desteklemediğine dikkati çeken Biden, uzun vadeli çözüm noktasında Netanyahu’nun hükümetini değiştirip güçlendirmesi gerektiğini vurgulamıştı.

ABD yönetiminin “sözde” bile olsa iki devletli çözümü destekleyen ve bunun yol haritası niteliğindeki Oslo Anlaşmaları “ruhunun” canlandırılmasına yönelik tutumu, bu politikaları açıkça reddeder pozisyondaki Netanyahu hükümetinin söylemi ile çelişiyor.

Ayrıca Biden ile bir telefon görüşmesi yapan Netanyahu, Gazze’deki işgal tamamlandıktan sonra bölgenin nasıl bir statü alacağı konusunda ABD yönetimiyle görüş ayrılıkları olduğunu belirtmişti.

İsrail’de “ülke tarihinin en sağcı” hükümeti görevde

Biden’ın, Gazze saldırıları devam ederken Netanyahu liderliğindeki hükümeti hedef alan sözleri, “İsrail siyasi tarihinin en aşırı sağcı hükümeti” olarak nitelendirilen bu koalisyonu yeniden gündeme getirdi.

İsrail’de son yıllarda sıklıkla düzenlenen seçimlere ve yolsuzluk davasına rağmen geçen yıl 1 Kasım’da yapılan seçimler sonrasında, Netanyahu, kurduğu aşırı dindar ve sağcı partilerden oluşan koalisyonla tekrar iktidara geldi.

İsrai’in 120 sandalyeli meclisinde 32 milletvekili seçilen Netanyahu’nun Likud Partisinin yanı sıra Ultra Ortodoks Yahudi partilerden Şas 11, Birleşik Tevrat Yahudiliği 7 milletvekili, aşırı sağcı partilerden Dini Siyonizm, Yahudilik Gücü ve Noam’ın listesi de 14 milletvekili çıkararak 64 sandalyeyle çoğunluğu elde ederek hükümeti kurdu.

Netanyahu’nun aşırı dindar Yahudi ve aşırı sağcı partilerle kurduğu yeni hükümet, 29 Aralık 2022’de Meclisten güvenoyu alarak göreve başladı.

Filistinlilere yönelik ayrımcı ve ırkçı politikalarıyla bilinen, Yahudi yerleşimcilerin destekçisi Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi isimlerin kritik bakanlıklara getirildiği yeni koalisyon hükümeti, İsrail siyasi tarihinin “en aşırı sağcı” hükümeti olarak değerlendiriliyor.

Netanyahu başkanlığındaki hükümet, Filistin geneli ile İsrail’deki toplumsal muhalefetin yanı sıra başta ABD başta olmak üzere İsrail’in Batılı müttefikleri tarafından da “endişeyle” karşılanıyor.

Gazze saldırıları, Netanyahu karşıtı protestolara “şimdilik” ket vurdu

İsrail’de tüm dikkatler, 7 Ekim’den bu yana Gazze’de devam eden saldırılara odaklanırken, Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı hükümete karşı protestolar bu nedenle askıya alındı.

Başbakan olarak Gazze saldırılarına önderlik eden Netanyahu, süreci kendi lehine çevirebilmek için oluşturduğu saflara muhalefetten de etkili isimleri çekti.

Muhalefetteki Ulusal Birlik bloğu lideri Benny Gantz ve eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot gibi Netanyahu karşıtı isimler, Gazze saldırılarının başlangıcında kurulan “Savaş Kabinesi”nde “geçici olarak” üye olmayı kabul etti.

İsrail halkının yarısı Gantz’ı “hükümete liderlik etmeye layık” görüyor

Son anketler, İsrailliler arasında Netanyahu’nun partisi Likud’a yönelik desteğin azaldığını, Gantz’ın liderliğini yaptığı Ulusal Birlik Blokuna yönelik desteğin ise arttığını ortaya koyuyor.

İsrail’in “Maariv” gazetesinin yayınladığı anketlerde, İsrail halkının yalnızca yaklaşık yüzde 29’u Netanyahu’nun hükümete liderlik etmeye uygun olduğu görüşünde.

Buna karşı yüzde 50’ye yakın kısım ise eski Savunma Bakanı Benny Gantz’ı bu göreve uygun buluyor.

Anketlerin sonuçlarına göre, İsrail’de bugün seçim yapılsa, 120 sandalyelik İsrail Meclisinde, Ulusal Birlik Bloku 42 sandalye kazanırken, Likud’un sandalye sayısı 17’ye düşüyor. Bu durumda hükümet kurma yeter sayısı olan 61 milletvekiline Ulusal Birlik Bloku daha yakın görünüyor.

“ABD, İsrail’e karşı yeni bir konumlanmaya doğru gidiyor”

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan, AA muhabirine, ABD Başkanı Biden’ın İsrail’de kabine değişikliğine yönelik açıklamalarını değerlendirdi.

ABD’de seçimler yaklaşırken İsrail’e yönelik eleştirilerin son günlerde daha fazla yükseldiğini belirten Mercan, “ABD tarafı kendi meşruiyetini de kaybetmemek adına, şu an itibarıyla İsrail’e karşı yeni bir konumlanmaya doğru gidiyor. Uluslararası arenada İsrail karşıtlığı çok ciddi bir noktaya ulaştı. İsrail muhalefeti ve halk da yeni bir pozisyon almaya başladı. Tüm bunlar, ABD’yi Netanyahu hükümeti üzerinde baskı kurmaya mecbur bırakıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Netanyahu, siyasi kariyerinde görece olsa da Gazze’de bir zafer yazmaya mecbur.” diyen Mercan, İsrail hükümetinin can kayıpları ve esirler konusunda “zafer söylemine” ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Mercan, “Gazze direnişinin sahada verdirdiği zarar devam ettiği müddetçe, İsrail’in rakamları manipüle ettiğini düşündüğümüzde bile, halk içinde ve muhalefetteki sesler doğal olarak daha fazla artacak.” şeklinde konuştu.

ABD’den gelen açıklamaya karşın “Netanyahu’nun istifasının radikal bir gelişme olmadıkça ihtimal dahilinde olmadığı” öngörüsünde bulunan Mercan, “Kabine değişikliği belki mümkün ama bu sınırlı kalabilir.” ifadelerini kullandı.

İsrail’de Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un 7 Ekim sonrasındaki açıklamalarına işaret eden Mercan, “İsrail’in tipik siyonist devlet kodlarına döndüğünü görüyoruz. Kabinedeki belli isimlerin değişmesi, söylem düzeyinde veya saldırıların şiddeti düzeyinde azalmaya sebebiyet verse dahi köklü bir değişimin kısa vadede olması mümkün değil.” yorumunda bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

sixteen + six =